Aile evrenseldir, ailelerin yara alması, ailenin sorun yaşaması da evrenseldir. Her aile kendi çemberinde görünmez ve onulmaz kırılganlıklar ve üzüntüler yaşamaktadır: kopuş, çöküntü, gerilim hattı, yıkım ve evdeki dengeleri kaybı.
Her ailede ve her ilişkide zaman zaman zorlayıcı dönemler yaşanabilir. Kimi zaman aynı tartışmalar tekrar eder, kimi zaman duygular dile getirilemez, kimi zaman da aile içinde roller ve sınırlar karışır. Çiftler ya da aile üyeleri çözüm bulmaya çalışsa da sorunlar kendi döngüsü içinde devam eder. Böyle durumlarda aile ve çift yaklaşımı, ilişkilerin yeniden düzenlenmesine ve daha sağlıklı bir iletişim kurulmasına yardımcı olur.
Bizler bu çalışmaları yaparken bilimlerin aile için temellerinden hareket ediyoruz: psikanaliz, psikoloji, sosyoloji, dil bilim, sibernetik, antropoloji, felsefe, inanç, tarih ve arkeolojinin aile ve ilişki için temel bilgelikleri EFTA-TIC’in( Avrupa Aile ve İlişki Terapisi Derneği) 5 yıl süren Aile ve Çift Terapisi eğitiminde birleşmiş ve sistematik hale gelmiştir. Bu sistemlerden aile yaklaşımından katkı aldığımız noktaları açıklamak gerekirse:
Sistemik bakış açısı, bireyleri tek tek değil, ilişkisel bir bütünün parçaları olarak ele alır. Yani sorun yalnızca bir kişiden değil, aile üyelerinin birbirleriyle kurduğu etkileşimden kaynaklanır. Bu döngüler anlaşılır hale geldiğinde, ilişkilerdeki kilitlenmeler çözülmeye başlar. Evdeki veya ilişkide ki kronik sorunlara odaklanıyoruz.
Yapısal yaklaşım, aile içindeki sınırların ve rollerin sağlıklı bir şekilde düzenlenmesine odaklanır. Çocukların ebeveyn rolünü üstlenmesi, çift ilişkisinin geri planda kalması ya da sınırların çok katı/çok geçirgen olması gibi durumlarda, aile dengesi yeniden kurulmaya çalışılır. Aile içindeki düzene ve verime odaklanıyoruz.
Stratejik yaklaşım, sorunları devam ettiren kısır döngülere küçük ama etkili müdahaleler yapar. Danışman, aile üyelerine farklı görevler vererek onların iletişim biçimini değiştirmelerine yardımcı olur. Böylece aynı çatışmaların tekrar tekrar yaşanması önlenir. Aile içi olmaz, değişmez ve tekrar eder denilen kısımlara çomak sokuyoruz.
Deneyimsel yaklaşım, duyguların ifade edilmesine önem verir. Çünkü çoğu zaman aile içinde kırgınlıklar ve sevgiler dile getirilemez. Duygular açığa çıktığında ve herkes kendini samimi bir şekilde ifade ettiğinde, ilişkilerde daha fazla empati ve yakınlık oluşur. İçimize attığımızı dışımıza doğru duygusal olarak çıkarıyoruz.
Duygu odaklı yaklaşım, özellikle çift ilişkilerinde etkilidir. Partnerler arasındaki duygusal ihtiyaçlar, korkular ve bağlanma stilleri görünür hale getirilir. Böylece çatışmaların altında aslında birbirine duyulan ihtiyaç ve özlem olduğu fark edilir. Duyguların bazılarını tıkanıklığını giderip, bazılarını en baştan yaşayıp bazılarını sindiriyoruz.
Bilişsel yaklaşım, düşünce kalıplarının ilişkilere nasıl yön verdiğini anlamaya çalışır. “O zaten beni anlamaz” gibi olumsuz inançlar, duyguları ve davranışları şekillendirir. Bu yaklaşımda, olumsuz düşüncelerin fark edilmesi ve yerine daha işlevsel olanların yerleştirilmesi hedeflenir. Evin, çiftin ve ilişkinin düşüncelerindeki enfeksiyonu değiştiriyoruz.
Davranışsal yaklaşım ise aile ve çiftlerin gündelik hayatta birbirlerine karşı sergiledikleri davranışlara odaklanır. Sevgi, ilgi ya da destek gibi olumlu davranışların artırılması; eleştiri, suçlama veya uzaklaşma gibi olumsuz davranışların azaltılması hedeflenir. Küçük ama düzenli davranış değişiklikleri, ilişkilerin genel atmosferinde büyük dönüşümler yaratabilir. Donukları çözüyor, eylemsiz alanları harekete geçiriyor ve aşırı aktif yanların yatışmasını salık veriyoruz.
Bedensel yaklaşım ise ilişkilerde bedenin ve bedensel tepkilerin önemine dikkat çeker. Bazen yaşanan stres, öfke ya da kaygı yalnızca sözlerle değil, beden dili, duruş, nefes veya kasılmalarla da kendini gösterir. Bu yaklaşım, beden farkındalığını artırarak duyguların daha sağlıklı ifade edilmesine, bedensel gerginliklerin azalmasına ve ilişkilerde daha sakin, uyumlu bir etkileşim kurulmasına yardımcı olur. Bedenin evine, evinde bedenine odaklanıyoruz, deşarj olmasına önem veriyoruz. Bedensel veri saldırısına, bedendeki giderleri açılmasına çalışıyoruz.
Sonuç olarak aile ve çift yaklaşımı, farklı bakış açılarını bir araya getirerek hem sorunların kökenini anlamaya hem de yeni çözüm yolları geliştirmeye yardımcı olur. Sistemik, yapısal, stratejik, deneyimsel, duygu odaklı, bilişsel ve davranışsal yaklaşımlar sayesinde ilişkiler yeniden şekillenir, duygular paylaşılır ve sağlıklı iletişim yolları açılır.